Dostoyevski Sibirya sürgünü cezasına neden çarptırıldı?

Fyodor Dostoyevski için hayat Sibirya’da Dante’nin cehennemiyle tanışmasıyla başladı. 1850-1854 yılları arasında sıfırı tüketmiş, bütün hakları elinden alınmış, Ural Dağları’nı geride bırakmış ve Sibirya’ya sürgüne gönderilmişti. Peki ünlü yazar Dostoyevski neden Sibirya sürgünü cezasına çarptırıldı?

Dostoyevski Sibirya sürgünü cezasını hiç hak etmediğini düşünmüştü. 1956 yılında V. Domogotski’nin çizdiği kürek mahkumu Dostoyevski, Yeraltından Notlar’daki yeraltı adamı gibi ‘gösterişsiz, yüreği hınçla dolu bir adam’dı. Kaşları çatık, işlemediği suçtan mahkum edilen Suç ve Ceza’daki Boyacı Mikolka kadar mahzundu. Elleri arkadan bağlıydı.

Gömleği pis, üstü başı yırtıktı. Sevdiklerinden uzun yıllar tek bir cümle haber alamadı. Bu yıllar onun için Dante’nin Cehennemi’nden farksızdı. Onu şiddet yanlısı olduğu(!) için 7. Kata (Omsk hapishanesi) bırakmışlardı. Oysa hayatı boyunca tek derdi cehennemi bile cennete çevirmekti.

1861’de “Ölüler Evinden Notlar” ismiyle bu cehennemde yaşadıklarını ve hayatı boyunca eleştirdiği Napolyon, İskender, Cengizhan, Sezar gibi günahkarlarla geçirdiği uzun ve işkence dolu yılları kitaplaştırmıştı. Kitap Büyük yazarın Rus yazınında ikinci kez doğmasını sağladı.

Evet, belki çevresel faktörler, toplumsal kargaşalar, tarihsel süreçler sonucu kader onu Cehennemin 7. Katında bir süre misafir etmişti ama o intikam almayı hiç düşünmedi.

Yaşadığı tüm acılar için kara yazgısına teşekkür etti. Tecrübelerini yazarak duyurma ve sevgiyi evrensel boyutlarda tek kurtarıcı Mesih olarak kabul etme inancına yoğunlaştı. Bir sürü yeni roman çizmişti kafasında. Hepsini tek tek hayata geçirdi.

1866’da ‘ceza intikam değildir’ dedi. ‘Hiçbir suç toplumdan bağımsız değildir’ dedi. ‘Akıl tek kurtarıcımız olursa hepimiz Raskolnikov’uz’ dedi. Ve Suç ve Ceza’yı yayımladı. Gerçekten inananlar için kurtuluş mutlak ve kaçınılmazdı.

Dostoyevski Ölüler evinde

1868’de ‘Hakikat yalın ve çıplak değil uygun bir metotla vaaz edilir’ dedi. ‘Hakikatin de bir siyaseti vardır’ dedi. En dramatik eseri Budala’yı yayımladı. Böylece evrensel sevgi ve kardeşliğin metodik yaklaşımlarını açıkladı. Ölü ve yaralı Tanrı İsa’yı gökten yere indirdi.

1871’de Ecinniler’i, 1875’te Delikanlı’yı kaleme aldı. Tek amacı ‘günahları için bir kefaret olan edebiyatla’ ruh yolculuğuna devam etmek ve yeni Raskolniklere karşı toplumu uyarmaktı.

1878’de çok sevdiği oğlu Aleksey(Alyoşa) öldü. Daha önce uç çocuğunu daha kaybetmişti. Ruhsal açıdan bu son ölüm onu çok sarstı. Ama ödemesi gereken büyük bir borç ve uğruna ömrünü adadığı bir amacı vardı. 1880’de Karamazov Kardeşleri yazmaya başladı.

Bu son eser onun en büyük eseri, en büyük manifestosu, rüyalarını, acılarını, gayesini, alnının terini, umutlarını, aşklarını her şeyini içine alan en kapsamlı eseri olacaktı.

Bu son eser onun Rus toplumuna ve tüm insanlığa VASİYETİ olacaktı.

Öleceğini anlıyordu. Kitabı yazarken çok zorlandı. Hastalıkları gittikçe artmış kara ciğeri ve sarası yakasına yapışmıştı. O sırada büyük yazarı heyecanlandıran bir teklif aldı. Hayranı olduğu Puşkin için Moskova’da bir heykel açılışı yapılacaktı. O da konuşmacı olarak davetliydi

O gün Moskova’da soylu temsilciler vardı. Neredeyse bütün aydınlar. Açılışın 3. Gününde Dostoyevski sahneye çıkarak ünlü konuşmasını yaptı. “Puşkin Ruslara gönderilmiş bir peygamberdir” diye başladı.

Konuşma bittiğinde gençler coşkuyla alkışladılar. Bir genç heyecandan ayaklarına düşüp bayıldı. Arası bozuk olan Turgenyev bile sevgiyle kucakladı Dostoyevski’yi. Salondaki herkes birbirini kucaklıyor ve daha iyi bir insan olacağına söz veriyordu.

Dostoyevski bu konuşma üzerine büyük bir üne kavuştu. Hayatında ilk defa bu kadar alkışlanmış; bir zamanlar onu sürgüne gönderen toplum şimdi dehası önünde saygıyla eğilmişti. Yeni yazdığı eser bu sebeple büyük ilgi görüyor her yerde okunuyordu.

Fakat fazla zamanı kalmamıştı büyük yazarın. Vakti doluyor ve O bunu artık hissediyordu. 27 Ocak 1881’de karısı Anna, Miller’a bir mektup yazıyor ve kocasının ciddi şekilde hastalandığını bildiriyordu.

O gece biraz iyileşir gibi olmuştu. Ziyaretçileri eve akın etti. Yorgundu. İçinde bir huzur vardı ama yüzünde belli belirsiz bir keder gülümsüyordu. Anna yatağa yatalı 3 saat olmuştu ama uyuyamıyordu. Birden doğruldu. Dostoyevski de uyumamıştı.

“Biliyor musun Anna”, dedi. “3 saattir uyumuyorum. Bu süre zarfında hep düşündüm. Ancak şimdi açıkça farkına vardım ki bugün öleceğim!”

Anna şok olmuştu bu sözleri duyunca.

“Bir mum yak Anna”, dedi. Sesinde teselli edici bir ton vardı. Bana İncil’i ver.”

Bu İncil, yıllardır yanından ayırmadığı Sibirya sürgününe giderken 1825 ayaklanmacılarının eşlerinin kendisine hediye ettiği İncil’di. “Rastgele bir sayfa aç ve bana oku” dedi.

21)Anna rastegele bir sayfa açtı. İlk paragrafı okumak istedi. Matta İncil’inden 13-14. Bölümdü burası. Şöyle diyordu: “Orada İsa, vaftizci Yahya’dan kendisini vaftiz etmesini ister. Yahya şöyle yanıt verir: Ben de senden vaftiz istiyorum. Yanıma gel!”

Rusça metninde şöyle devam ediyordu: “Gecikme, çünkü o büyük hakikatin gerçeğini böylece yerine getirmek düşer bize!”

Sesi titremeye gözleri yaşla dolmaya başladı Anna’nın.

“Duyuyor musun Anna! -gecikme- demek ki öleceğim!”

Artık Anna üzüntüden uyuyamaz olmuştu. Dostoyevski ise onunla geçirdiği mutlu hayat için karısına teşekkür etti. Karısıyla son konuşması ise duyguluydu:

“Unutma Anna seni her zaman çok sevdim! Sana bir kez bile ihanet etmedim. Düşüncesi bile aklımdan geçmedi.”

Saat 11 gibi burnu yine kanamaya başlamıştı. Ertesi gün çocuklarını yanına çağırdı. Onları öptü. Onlara “Baba olarak tanrıya güvenmelerini, ne günah işlerlerse işlesinler Baba evine döner gibi pişmanlıkla dönmelerini’’ söyledi. Çocuklarına miras olarak bu düşünceyi bıraktı.

Sonra tekrar burun kanamasından dolayı bilincini kaybetti ve bir daha da uyanamadı.

Ağlayışlar, yakarışlar ve çığlıklar…

Cenazesi için hazırlıklara dostlarının yardımıyla başlandı. Ressam Kramskoy’dan öldüğü ilk saatlerde büyük yazarın yüzünü çizmesi istendi.

Başı yastığın üzerinde, gülmeye henüz başlamış mütebessim bir yüz. Gözleri huzurla kapanmıştı.. Son görevini yerine getirmenin huzuruyla göçen bir insan..

Kramskoy onu en son böyle görmüştü: Ölümü tebessümle kucaklarken!

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski kimdir?

19 Eyl 2021 - 20:31 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Popüler Ekonomi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Popüler Ekonomi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Popüler Ekonomi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Popüler Ekonomi değil haberi geçen ajanstır.